Neden yazamiyorum?

*Bu yazıyı yazarken laptopta Türkçe klavye yoktu. (sövmeyin 1)

Merhaba. Uzun zamandir blog yazmadigimi biliyorum. Hatta blog yazmak bir yana, uzun zamandir herhangi bir sey yazmiyorum (yani mesajlasmak disinda). Bu yazamama hissinin kendimce pek cok sebebi var. Simdi bunlari teker teker aciklayacagim. Ardindan size bomba bir aciklama daha yapacagim. Sayfanin hemen altina inmek yok. Sonuna kadar okursaniz hepsinin birbiriyle baglantili oldugunu göreceksiniz. Hazirsaniz ve tabii dikkatiniz de hazirsa basliyorum. ADHD teshisli ve bu yaziyi okuyacak biri varsa önden söyleyeyim: Yapabilirsin!

-Neden yazmiyorum 1

Cok komik gelecek belki ama zaten herkes yaziyor?? Bunu yazip bitiriyormusum lol. Sululugu bir kenara birakirsam, gercekten herkes yaziyor ya da yazmaya hevesli. Cevremde ya da sosyal medyada en sik sahit oldugum insan tipi yazma hevesi olan insanlar. “Senin cevren öyle, benim cevremde hic öyle biri yok” diyebilirsiniz. Ama bir düsününce, insanlara “bir hobi sececek olsan ne secerdin?” diye sordum diyelim. Sanki cogu “kitap yazmak isterdim, blog yazmak isterdim, cocuk kitabi yazmak isterdim” vb. diyiverecekmis gibi geliyor. Belki de gercekten benim cevrem böyle. Sorun bu da degil. Peki o zaman sorun ne?

-Neden yazamiyorum 2

Herkes yazmak istedigi icin artik farkli olmak cok zor. Biz Gülse Birsel degiliz, ikinci dizimizde türk dizi tarihine kafa atacak bir dizi senaryosu yazamayiz. Bu arada bilmeyenler icin, Gülse Birsel Gag’da sunucuyken bir dizi yaziyor ama daha ilk bölümden diziyi sutluyorlar. Ardindan Gülse, my queen, Avrupa Yakasi’ni yaziyor ve dizi tutuyor. Tutmak ne kelime, ekranlara yapisiyor. Her neyse, kisacasi farkli yazmak zor. Eksi sözlükteki cümle terminatörü, adeta cümle bükücü Isolde gibi yardira yardira yazmak zor. Simdi kendime biraz süre verecegim ve gri beyin hücrelerimin dibini siyirarak isolde gibi yazmaya calisacagim, hazir olun:

“-Ekside her gün gördügümüz hatta artik görmezsek eksik hissedecegimiz ve okuyunca zerre sasirtmayan sike/tecavüz/rüsvet gündem basliklarindan biri-

Isolde:

Hayat böyledir. Siz kendinizi buzdolabinin en güzel kösesinde, en özel günde yenmek icin özenle saklanmis TR sartlarinda bulmasi kanguru görme ihtimali kadar zor olan bir antrikot zannedersiniz ama hayat size hic beklemediginiz anda a101 süzme peyniri muamelesi yapar. Bosuna degildir bu. Iliklerinizi olusturan hücrelerinizin duvarlari dahi sizin bu muamelemeyi hak ettiginizi daha siz ilk dogdugunuzda bilir. Artik gerceklerle yüzlesme vaktiniz gelmistir. O gerceklerden birisi de antrikottan süzme peynire giden bu yokus asagi egride sizin aslinda mukavva tadi verdigi halde sirf en ucuz secenek oldugu icin alinan bir peynirimsi oldugunuz gercegidir.“

Isolde gibi yazabildim mi? Belki. Ama düsündüm, cümleleri düzenledim. Dönüp bir daha okudum. Isolde icinse böyle degil, o icinden geldigi sekilde, kolaylikla yaziyor. Artik natal haritasi nasil sekillendiyse, neptünü sirtlanmis nefessiz yaziyor kadin.

Bir diger idolüm Red Garnet Stone. Metafor deyince o. En zor seyleri en basit sekilde anlatmak deyince o. Derinlik desen var. Akicilik desen fazla yagmurun ardindan son hiz caglayan akarsu gibi. Kendisinin yazis stilini taklit edemiyorum bile. Neden mi? Cünkü yazdigi konularda cahilim. Red Garnet Stone evren hakkinda konusurken biliyor, cok sey biliyor. Ben mi? Ben ögreniyorum.

Ama bildigim sey su: bu iki kadinin da cok takipcisi varsa nedeni FARKLI olmalari. Farklilar ve dikkat cekiyorlar. Eger cevrenizde hemen hemen herkes yazmayi cok seviyorsa, eh, farkli olmaniz lazim. Ee o zaman ol. Sorun ne?

-Neden yazamiyorum 3

Farkli olduguma inanmiyorum ki. Isolde gibi belli bir stilim yok. Reg Garnet Stone gibi daglari denizleri asan bir bilgi birikimim yok. Dreamfactory gibi komik degilim. Kadin bir anda eksi itiraf basligina cat diye “seks yapmak istemiyorum, kocama idrar yollarini üsütsün diye ciplak ayak tasa bas diyorum“ yaziyor ve bu komik. Cünkü kumasinda komik olmak var. Bende de vardir belki ama…Bir sorun daha var.

-Neden yazamiyorum 4

Tanidiklarim yazdiklarimi okuyunca geriliyorum. Hem de fazlasiyla. Simdilerde eksi nickimi daha bir bilen oldu. Wellness spor grubuna girmemle adim hepten ayyuka cikti. Sosyal medyayi cok sevsem de galiba hayatimi internet ortaminda acma konusunda hala cekimserim. Bir arkadasima icten ice kiriliyorum mesela. O an eksiye söyle yazmak istiyorum: “Bazi insanlar var, bir daha kendileriyle konustugumu nah görür!” Böyle yari ergen ve tripli bir ruh haliyle icimi dökmek istiyorum (cünkü onlarla küsüm swh) ama iste nickimi biliyorlar. Simdi okuyacak, soracak, arayacak. E ben konusmak istemiyorum. Tek anonim olabildigim mecrada en yakinlarim nickimi biliyor, berbat. Haliyle yazamiyorum. Icime atiyorum. Ama bir dakika ya yeri gelmisken yazayim: Dogum günümü kutlamayi unutan, sözüm ona iki arkadasim, artik arkadasim olmadiginiza ikna oldum. Üzerimdeki karanlik enerjinizi icten ice hissediyordum zaten, ikiniz de siktir olup gidebilirsiniz simdi.

Rahatlatti. Okurlarsa da okusunlar ne yapayim. Yalniz bütün “neden yazamiyorum” sebeplerim anlik gaza gelmem ve hicbir seyi/kimseyi umursamamamla cöktü. :D Madem bunu yapabilme kapasiten vardi yazsaydin ya kizim! Neyse. Baska sorunlarim da vardi zaten. Onlardan devam.  

-Neden yazamiyorum 5

Öz güven sorunlarim var. Iste ya reddedilirsem, kimse begenmezse, fark edilmezsem, siradan oldugum ispatlanirsa, yetersiz hissedersem, zaten tez canliyim ya hemen hevesim sönerse… Kafamin icinden BIR tane mi olumlu bir sey gecmez? Bazen gecmiyor. Bu durumda gecmiyor. Aslinda bazi konularda kendime cok güvenirim. Caliskanim, disiplinliyim, hayat hevesim, ögrenmeye merakim var. AMA. Basarisiz olmaktan cok korkuyorum. Kücüklükten gelen bir korku. Hani klasiktir, aile cocuga basari karsiliginda sevgi verir. Cocuk da o sevgiyi görmek, takdir edilmek icin cirpinir ya da bir noktada her seyi salar. Ben o cocugum. Bir zamanlar basariyi, takdiri umursamamis, öte yandan icten ice sevgiyi hak etmek icin basarili olmasi gerektigine inanmis o cocuklardan biriyim. Bir ise girisirken genelde yiyecegim elestirilerden, duyacagim laflardan korkarim. Oysa basarisiz olmak= hayatim bitti gibi bir sey degil, bir tecrübe. Bunu idrak etmeye, eski derimden kurtulmaya calisiyorum ve neredeyse basardim diyebilirim. (Neredeyse)

-Neden yazamiyorum 6

Gecenlerde, gecenlerde diyorum ama 2024’e gireli cok olmamisti. Ekside biri mesaj atti ve bir yil icinde bir roman yazip yayinlamazsam ölecegimi söyledi. Kisaca sey diyor: kardes sen güzel yaziyormussun, roman yazsan da okusak. Bu mesajdan biraz süre sonra ofiste sikintidan patladigim bir gün ani bir hevesle -ben cok dürtüsel bir insanim galiba ya ahssjsks hayatimdaki cogu sey ani. bunu biraz törpülemem lazim- kitap yazmaya basladim. Böyle birden. Hani ortada hicbir sey yokken. Aynen söyle oldu, e hadi madem deyip ilk gün 1000 küsur kelime yazdim. Oldum olasi Sophie Kinsella’yi ve tarzini cok severim ve kücüklügümden beri kitaplarini okurum. Basladigim kitap da romantik komedi, Sophie Kinsella’ninkiler gibi. Bazi yazdigim bölümler bana o kadar komik geliyor ki sizofrenik bir halin tam ortasindayim. Kendim yazip kendim gülüyorum filan. Hayat enerjim sanki reglimin ilk gününde dünyanin en iyi ve taze browniesini yemisim de seker damarlarimda lahey lahey lahey diyerek kosturuyormus gibi tavan. Inanilmaz mutluyum ve heyecanliyim. Bu arada benimle ilgili bilmeniz gereken bir sey de cita hizinda hayal kurabilmem. Kafamin icinde olusan -daha kitabin ilk bölümü bitmis bu arada- ilk hayal su: Kitabima herkes bayilmis, yok satiyor, insanlar cildiriyor. Ikinci kitaba geciyorum. Paraya para demiyorum.

Ne? Gercekten mi?

Evet. Kurdugum ilk hayal bu. Tez canliyim derken ciddiyim arkadaslar. Bizde saka yok asdfsg Sonra ne oldu derseniz, ilk birkac gün kimseye anlatmayacagim deyip sustum ve tabii ki sadece IKI gün dayanabildim. Ücüncü gün esime kosarak YA BILIYO MUSUN BEN KITAP YAZMAYA BASLADIM diye anlattim. Hatta hizimi alamayip bazi bölümlerini okudum, güldü. O gülünce daha da costum. Ekledigim her paragrafi taramali tüfek gibi w.app dan ona yollamaya basladim. Derken bir gün yazdigim bir bölümü begenmedi. Bana ciddi -her normal insanin yaptigi tarzda- elestiriler getirdi, daha iyi nasil olurum üzerine fikirlerini paylasti. Yanlis hicbir sey yapmadi ama ne oldu biliyor musunuz? Bütün hevesim söndü. Icindeki helyum azaldigi icin yere yapisan, dili disaridaki balonlara döndüm. Ne anlami var ki zaten dedim ve kitabi yazmayi biraktim.

Burada kimsenin sucu yok. Tez canli yapim zoru görünce icine kacti ve calisip üzerine gitmek yerine yukarida yazdigim türlü bahaneleri kullanarak vicdani tertemiz bir sekilde isin icinden siyrildi.

Iste yazamayisimin sebepleri bunlar.

Simdi baska bir seye gececegim. Cünkü “yaklasik on dakikadir kendine ezik demen icin mi bu yaziyi okuduk” serzenisini duymak istemiyorum.

Peki bunlarla ilgili ne yaptim? Emin olun bir seyler yaptim ve isime yarayanlari sizlerle paylasacagim. Yukarida bomba bir haberim var yazdim ama galiba onu da bir sonraki bölümde daha sakin sakin anlatacagim. (sövmeyin 2)

 

Bir sonraki bölümde görüsmek üzere. <3

Sevgiler B.



 

Yorumlar

Popüler Yayınlar